31 Aralık 2010 Cuma

Gule Gule 2010, Hosluklarla Gelesin 2011

Eyyy 2011!..Zaten sormadan kafana göre geliorsun, efendi gibi gel, efendi gibi git,istikrarlı ol,akıllı ol,sağlam ol,bir verip iki alma,insanın canını sıkma,çileden çıkartma..Şunun şurasında 365 gün ömrün var,tüm güzelliklerini ver ve adabınla çirkinleşmeden git.."Ne milenyumlar gördüm ama bunun gibisini görmedim, süperdi".. dedirt..Yapabilirsin sende o potansiyeli görüyorum ben.. Sen 2011'sin göster farkını ! :)))

 
2010 yili benim hayatimdaki donem noktasi olan yillardan birisidir. Bu sene hayatimda cok sey degisti. Muhtesem olaylarda oldu, kotu tecrubelerde. Melegim bu sene geldi bize, kendi evimizi aldik, ogrenci olarak geldigim daha sonra calisma hayatina atilip calisma vizesi ile kaldigim Ingiltere'de Ingiliz pasaportu almaya hak kazandik. Bu vatandaslik ve pasaport isi en cok kizimin egitimine yarayacagi icin cok seviniyorum. Benim hamileligim doneminde esim kendi isini kurdu ama kotu ortakliktan dolayi isler yolunda gitmedi. Allahtan hemen arkasindan iyi bir firmada mudur olarak ise basladi, dogumumdan 1 ay once! Universite egitimimi agir gecen hamileligim yuzunden birakmak zorunda kaldim. Simdi kafami taslara vuruyorum keske isi biraksaydim da okula devam etseydim diye. Abimle babam gene kustuler. 2010 beni sadece anne degil ayni zamanda hala da yapti. Dila bebek dunyaya geldi. 5 yillik evliligim boyunca, telefonda sadece esimle konusan ve bana sadece selam soyleyen kayinvalidem, Lara'nin dogumundan sonra beni her hafta aramaya basladi. Annemin rahatsizligi artti. Anneanneme, teyzeme, kuzenlerime, anneme olan tavirlarindan dolayi cephe aldim ve gorusmeme karari aldim. Yeni arkadasliklar ve hayal kiriklari yasadim. Babamin esi bu sene evime geldi ( kendisinden nefret ettigim icin, bu zamana kadar ne guzel sadece babam geliyordu.) Esimle dogum sonrasi evliligimizde ciddi sorunlar yasadim. Charlie (esimin kopegi) vefat etti. 2010 da Turkiye'ye tatile gidemedim.

 

 
Sevgili 2011;
Yeni bir yil, yeni umutlar ve beklentiler demek. Umarim bu sene bize cooookkk comert davranirsin!!!
Senden;
         
  • Bize, ailemize, tum sevdiklerimize, saglik, mutluluk ve huzur getirmesini
  • Kizimin gelisimin saglikli olmasini, gaz sancilarindan biran once kurtulmasini ve tekrarlamamasini, Az hastalanmasini ama bunun yaninda bagisiklik sisteminin cok guclu olmasini. Mutlu bir bebek olmasini.
  • Bol kazanc, gorduklerimizden ve yasadiklarimizdan geri kalmamayi
  • Esimin yeniden guzel bir firsat yakalayip kendi isini kurmasini ve cok basarili olmasini
  • Esimin sedef hastaliginin tamamen gecmesini
  • Annemin eski sagligina cabucak kavusmasini, hatta benim yanima gelip kalmayi kabul etmesini
  • Esimin istedigi arabayi almasini . (bununda 4 kapili olmasini)
  • Abimin islerinin biran once yoluna girmesini,
  • Turkiye'ye donmek icin bir isik gormeyi.
  • Turkiye'deki ozel okul fiyatlarinin bir anda yariya dusmesini.
  • Kizimdan ayrilmadan evden yapabilecegim iyi bir is bulmayi.
  • Abimle babamin bir daha kusmemek uzere barismalarini 
         ISTIYORUM ISTIYORUM ISTIYORUMMMMMMM....

Ayriyetten, 2011 de yapmam gerekenlere gelince;
         
  • Kizima iyi bir bakici yada bir kres bulmali ve egitimimi tamamlamaliyim.
  • City universitesindeki sertifika programlarindan birini mutlaka tamamlamaliyim.
  • Ingiliz ehliyetimi alip, aktif sekilde araba kullanmaya baslamaliyim.
  • Sinirlerime hakim olmayi ogrenmeliyim.
  • Herkesi kendim gibi gormekten vazgecmeliyim.
  • Kendimi her zaman arka plana atmayi birakmali hatta yeri geldiginde once kendimi dusunmeyi ogrenmeliyim.
  • 2 aya kadar yani Turkiye'ye tatile gitmeden dogum oncesi kilomum 3 kilo altina inmeliyim.
  • Internette biraz daha az zaman gecirip, okunulmayi beklenen kitaplarimi bitirmeliyim.
  • Esimle arami duzeltmeye calismaliyim.
  • Daha kolay HAYIR demeyi ogrenmeliyim.
  • Turkieye'deki SSK primlerimi odemeye baslamaliyim.
  • Hatta kendimize ozel sigorta arastirmaliyim.
  • Duzenli plates yapmaliyim
Simdilik aklima gelenler bunlar ama insanoglunun istegi bitmez. Sanirim bu liste uzerinde gunlerce ekleme yapabilirim. Kisaca guzel bir yil olmani diliyorum 2011. Herseyi gonlumuzce ver.

26 Aralık 2010 Pazar

Ilk hastaligimiz "bronsiolit"

Ben gribal enfeksiyon gecirirken, Lara'nin da burnu akmaya baslamisti ve hafif atlatmasini umut etmistim. Ama oyle olmadi ve Lara'cik ilk hastaligi ile kotu tanisti. O kadar maske takmama, surekli ellerimi yikamama ve elimden geldigince uzak durmaya calismama ragmen pis mikroplar yavrumuda ellerine gecirdiler. Dun sabah saat 5 civarlarinda Lara ciglik cigliga aglamaya basladi. Once korktu kotu bir ruya gordu sandim, hemen kucagima aldim. Aman allahim birde baktimki cocuk yaniyor. Esimde hemen yanimiza geldi (son zamanlarda cok horladigindan ve Lara'yi uyandirdigindan onu salona postalamistik) Bu arada esimin hemen yanimiza gelmeside cok buyuk bir gelisme, cunku 4 ay boyunca ayni odada yattigimiz zamanlarda bile Lara agladiginda gerek oylesine, gerekse gaz sancilarindan dolayi, bir kere bile kafasini kaldirip ne oluyor dememistir. O kadar sinir oluyordum ki onun bu vurdum duymaz tavirlarina sabah olunca "yav cocuk o kadar agladi, bir kafani kaldirmadin"dedigimde "duymadim ki" derdi. ve ben hayretle sadece suratina bakar "ya havle" cekerdim!!! Sanirim aramizdaki buz dagi artik kafasina carpmaya ve biraz dank etmeye basladi. Neyse sikayetim yok. Umarim dahada duzelir!!! Biz konumuza geri donelim. Bebisimin hemen atesini olctum 38.5 idi. Esime hadi hastaneye gidelim dedim. Hem acemilik hemde ilk hastalik. Ayrica bu ulkede Turkiye'deki gibi telefonla ulasabileceginiz ozel bir cocuk doktorunuz olmuyor. Bir sorun var ise GP diye adlandirilan mahalle polikliniklerine gidiyorsunuz tabiki randevu ile. Birde ayni gun randevu alirsaniz sanslisiniz demektir! Yoksa hastanenin aciline! Bu ulkenin bu saglik sisteminden nefret ediyorum, cok kotu tecrubeler yasadim daha oncesinde. Kendini "gelismis ulke" diye adlandiran Ingiltere'nin saglik sistemi (NHS) tamamen cokmus durumda! Ben GP den randevu almanin garantisi olmadigindan ve saat 8 e kadar beklemek istemedigimden, hemen hastanenin yolunu tutmayi tercih ettim. Bu arada gitmeden Lara'ya daha onceden doktorun asi oldugunda atesi cikarsa diye verdigi ates dusurucu surubdan verdim. Bu sekilde surub vermek belki cok dogru degildi ama hastanede ne kadar bekliyecegiminde garantisi yoktu. Birde bu Ingilizler o kadar rahat insanlar ki yani bebek goturuyorsun hastaneye ama cok aldirmiyorlar. Lara henuz iki aylikti ve gece gaz sancisindan oyle bir agliyordu ki allahim nasil bir aglama, kipkirmizi olmus, yaslar bardaktan bosanircasina akiyor. Ben, esim ve kayinvalidem "acaba bu cocugun baska birseyimi var, banyo yaparken kulagina su felanmi kacirdik, ne oluyor" diye endiselenmeye basladik ve hastanenin yolunu tuttuk. Hastaneye vardigimizda once hemsire bizi cagirdi. Atesine bakti ve bekleme odasina aldi. Cocuk bolumunde bizimle birlikte bekleyen 5 aile daha vardi. Bu arada saat gece 1.00 civarlari. Yanimdaki bayaninda bebegi surekli agliyor. Bende bayana bebeginin nesi oldugunu, ve ne kadar zamandir bekledigini sordum. Kadincagiz 7 saattir doktor bekliyormus ve daha onunde 2 aile daha varmis. "yuh" dedim. Bebek bu, allah korusun onemli bir rahatsizligi varsa. Yani tamam hemsire seni karsiliyor ilk basta ama baktigi tek sey atesi ve sana "nesi var" diye soruyor. Belki atesi yok ama hemen mudahele edilmesi gereken baska birseyi var. Ayyy sonucta bir bebegin rahatsizligindan dolayi 7 saat bekletilmesi hem icimi acitmis hemde sinirlerimi bozmustu. Baktim bizim onumuzdeki bayan 7 saattir bekliyor, birde onun onunde ondan once bekleyen (allah bilir kac saat)iki aile daha var, bu arada Lara'da hastaneye gelince kucagimda uyuya kalinca, esime hadi kalk biz gidelim, rezillik burda beklemek dedim. Hemsireye "biz gidiyoruz, doktorun gelmesi cok zaman aliyor, bebegimde uyudu" dedigimde, Bana "zaten sizin ki buyuk ihtimalle kolik sancisidir" dedi. Bizde allahim sen bebegimizide, bizide, baska bebekleri ve insanlarida buralara dusurme dilekleriyle hastaneden ayrilmistik. Neyse konudan biraz ciktim ama boyle bir aniyi da burada not dusmeden edemedim. Biz  hastaneye gittigimizde doktor 1 saat sonra bizi gormeye gelebildi (genede cok sukur). Gogsunu dinledi ve bana donerek evde gribal enfeksiyon geciren birisinin olup olmadigini sordu bende 2 haftadir gribal enfeksiyon gecirdigimi, her ne kadar maske ile gezsemde, bebege benim baktigimi ve emzirirken yakin temasta oldugumu soyledim. Doktor kizimizin "Bronsilit" oldugunu soyledi. Akcigerin kucuk hava yollarinda tikanikliga neden olabilen iltihabi bir durummus. Bu aylarda her 3 bebekten 1 inde goruluyormus. Viral infection. Allahim ne vardi o 3 kisiden 1 i biz olmasaydik. Yavrum daha 4 aylik, hapsuruyor, oksuruyor, burnu akiyor, tikaniyor, gozler kizarmis, yariya dusmus, hic hali yok, basini omzuma dayamis oyle melul melul bakiyor. onun vucudu yaniyor benim icim yaniyor. Bir yandan da kendimi sucluyorum "bakamadin 4 aylik bebege"diye. Simdi surekli atesini kontrol ediyorum, yukselirse ates dusurucu surup veriyorum onun harici doktor baska birseye ihtiyac olmadigini, eger nefes almada ve beslenmesinde bir sorun olursa hastaneye getirmemizi soyledi. Bu arada bol bol emzir dedi ama yavru o kadar bitkin ki arti istahida kesildi. gunduz uykusu normalde en fazla 45 dk olan cocuk 3 saat kesintisiz uyuyor. Ilk dogdugunda bile bu kadar uyumamisti. Bende iki saatte bir onu kaldiriyorum emmesi icin ama cok cabuk yoruluyor ve hemen uyuyor. Yavrum ya kiyamam sana ben. Bu arada tabiki aksilikler pesimizi birakmadi ve bizi en zayif noktamizdan vurdular. Kombi bozuldu. Hemde tam zamaninda Christmas donemi. Ingilizler aralik 24 ten ocak 2 e kadar tatildirler. ve Christmas onlar icin cok onemlidir, cogu calismaz. Bebek hasta, disarda kar ve dondurucu bir soguk, christmas donemi ben nerden bulucam birinide kombiyi tamir ettiricem diye karalar baglamisken. Bu donemde calissa calissa bizim turkler calisir diyerek, hemen internetteki yerel turk gazetelerinden birisinin web sayfasindan bir kombi tamircisi buldum. Adamcagiz aksam 22.00 de geldi bakmaya ve kombi'nin degismesi gerektigini, tamir edilirse yenisi kadar masraf cikaracagini soyledi. Neyse dedik, olan oldu. Ertesi gun getirdi takti. tabiki 6 saat surdu ama yavrucak bitkin oldugu icin bu surenin cogunu odasinda sicacik yataginda uyuyarak gecirdi. Neyse butun bunlar geldi gecti cok sukur. Bebisimde iyilesti. Allahim kimseyi sagligindan etmesin ve hastaneye dusurmesin. Dermansiz dertte vermesin!!!

20 Aralık 2010 Pazartesi

minik farem

Ayyy bugun Lara'cik uyaninca yeni bir hareket yapmaya basladi. dudaklarini kapatiyor, iki yanagini sisirip, ufluyor. allahim yaparken o kadar tatli oluyor ki insanin alip icine sokasi geliyor. 1 haftadir nezleyim opup koklayamiyorum, kendimi zor tutuyorum, cok ozledim kizimin kokusunu. Dun kizimada nezle bulasti. Burnu akiyor, hapsuruyor ama cok sukur atesimiz yok. umarim boyle hafif gecer. ayyyy kizim uyuyor ve onu simdiden cokkk ozledim ama genede uyanmasin:))))

Bitmiyor bu gazli geceler...

Yavrukus'um bu hafta 4 aylik oluyor ama gaz sorunumuz hala bitmedi. Dogduktan 2 hafta sonra basladi bu sancilar, dogal yontemlerden anason,papatya,rezene kaynatip ictim kizimada 2-3 cay kasigi verdim ama ise yaramadi. En son zinco diye bir bitkisel ilac getirttim Turkiye'den arkadasimin tavsiyesi ile ve o bize ve yavrucuga biraz nefes aldirdi. Ama genede aksamlari bazen sancilandigi oluyor. 3. aydan sonra gecer diyorlardi ama hala gecmedi. Korkum 6. aya kadar surmesi. Dun aksamda bu sancili gecelerden biriydi, yavrum bir yandan agliyor, gozlerinden inciler dokuluyor, bir yandan bana bakip minicik elleri ile yakami cekistiyor. Resmen "anne kurtar beni" diyor. Bu nasil birseydir allahim, su minnacik sey dogar dogmaz niye boyle sancilar cekmek zorunda kaliyor. Karnina masaj yapiyorum, sicak su torbasi kokuyorum, sanki bu yasta adet sancisi cekiyor. Uyuyor sonra kivranarak yeniden uyaniyor. Genede allah sifasiz dert vermesin diyelim... en kisa surede atlatmayi diliyorum ve bebisimin rahat etmesini.

15 Aralık 2010 Çarşamba

Paylasim

Dr. Murat Knikoglu'nun bagisikligi guclendirmek icin verdigi formulu cok begendim
iste buyrun;


Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek istiyorsanız:
  • Yağlı, tuzlu, unlu yiyeceklerden uzak durun.

  • Sebze, meyve tüketiminizi artırın. 

  • Yemeklerinizde zeytinyağını tercih edin.

  • Stres, öfke, nefret duyguları bağışıklığın en büyük düşmanıdır.

  • Düşmanlarınızı bağışlayın, neşeli olmaya çalışın, meditasyon yapın.

  • Sosyal bir çevreniz olsun, ailenizden ayrılmayın, arkadaşlığa önem verin.

  • İyi ve kötü yönlerinizi kabul edin, kendinizle ve çocuklarınızla barışın, herkesi olduğu gibi kabul edin.

  • Düzenli spor yapın, hareketsiz bir yaşamdan uzak durun.

  • Piyasada bağışıklığı güçlendirdiği iddiasıyla satılan ilaçların faydalı etkileri tartışmalıdır; öyle ki bağışıklığı güçlendirdiklerine dair çalışmaların yanında hiçbir etkileri olmadığını gösteren ciddi araştırmalar da vardır. Şahsi fikrimi sorarsanız bağışıklığı güçlendiren bir ilaç olduğunu sanmıyorum. 

  •  

    Once Ben

    Kafam o kadar karisikki, kelimelerimi toparlayamiyorum. Aslinda kafami toparliyamiyorum... Oyle bir kaos un icinde hissediyorumki kendimi, belki disardan bakildiginda hersey cok normal gibi ama ben ruhumda normal yasamiyorum su anda. Hicbirseye yetisemiyorum. Kizimla her sabah yeni bir gune uyaniyorum ama onceden calisan bir kadin olarak hergunun rutini (kizim haric)bana cok sikici gelmeye basladi. Eger kizimdan birazcik vakit bulabilirsem oturup birseyler okumaya calisiyorum ama oyle birsey ki bir seye basliyorum sonra baska bir konu buluyorum onu okumaya basliyorum sora hepsi yarim kaliyor ben gene birkac parcaya bolunerek hic birseyi tamamlamadan kaliyorum... Artik yemekti, temizlikti, utuydu yetistiricem diye kendimi yirtmiyorum. varsin evi bok gotursun, temiz tutuyorumda noluyor:) Esimle aramdaki problemlerden ve bulundugum ruh halinden siyrilabilmek ve kizimi mutsuz etmemek icin kendime "once ben" dusuncesini benimsetmeye caliyorum. Bunu nasilmi yapiyorum. ornegin sabah Lara ile uyandim, aradan 2 saat gecti ve Lara uyudu. Ilk baslarda hemen yapilacak islere girisirdim yemek, utu,temizlik.. v.s. Baktim bu isin sonu yok, ne kadar yapsam ertesi gun gene ayni seyler ve gunun sonunda ben Lara'yla ugrasmak ve evin islerine kosturmaktan kendime 5 dk zaman ayiramamisim. Simdi sabah Lara uyuyunca oncelikle usenmezsem ki kilolarimdan kurtulmak icin usenmemeye calisiyorum oncelikle 45dk plates yapiyorum. Zaten Lara hanim bunun sonunda uyanmis oluyor. 2. uykusunda bu genelde yarim saat, oturup bilgisayara biraz goz atiyorum. eger 3. kez uyursa onda biraz ortalik toparlayip yemek yapiyorum. Artik yemek yapicam diye eskiden oldugu gibi dolma, borek v.s gibi ugrastirici seylerle oyalanmiyorum. yemek yemegi cok severim ama dedim ya artik "once ben" felsefesini savunuyorum. her ne kadar yemek yemegi sevsemde, kendime dinlenmek cin vakit ayirmam daha onemli geliyor. Bunun icin firina balik,tavuk,tavada izgara birseyler yapip yanina salata yapmak hem pratik hemde saglikli oluyor:)

    Dogum sonrasi depresyon...

    Annelerin dunyasindan okudugum bir yazi. Su anki ruh halimi fazlasiyla anlatiyor...


    Depresyondayim, unutulmak istiyorum...

    Gebelik ve lohusalıkta annenin ne kadar depresyona yakın olduğu tıp otoritelerince de kabul edilen bir gerçek. En normalimiz bile daha duygusal, daha alıngan ve ağlamaya daha eğilimli geçiriyor bu dönemi. Anne olmak tartışmasız çok güzel ama anneliğin üzerimize giydirdiği sorumluluklar, iyi anne olmak adına yapılan fedakarlıklar, çocuğun hastalanmasından, düşmesinden, iştahsızlığından, zayıflığından dolayı hissettiğimiz suçluluk duygusu epeyce bir baskı oluşturuyor üzerimizde. Biraz daha büyüdüklerinde fiziksel bakım ayağına bir de eğitim ekleniyor. Televizyon karşısında yedirmemeli, kendi kendine uyumalı, evi güvenli hale getirelim, her gün dışarı çıkaralım, sesimizi yükseltmeyelim, hep sevecen güleryüzlü bir iletişim tercih edelim, olmazların sebeplerini anlatalım, ceza yok, ödül yok, tehdit yok, kıyaslama yok, engellemeyelim, her şeyi kendi yapmak istiyorsa yapacak, kıyafetlerini kendi seçecek, tercihleri olacak, saygı duyacağız, damak zevki var zorlamayacağız vs vs vs.... Tüm bunları artık bilmeyen anne yok, televizyonda, internette, gelişim kitaplarında bahsedilen şeyler hemen hemen aynı... 2 yaş çocuğuna nasıl davranılır, bir ergene nasıl davranılır hepimiz biliyoruz....

    Peki kolikli bir bebeğin bakımıyla uğraşan, günlerce uyumayan, hayatın aktüel gerçeklerini artık hiç umursamayan, banyo, yemek, tuvalet gibi temel ihtiyaçlarını insani bir şekilde karşılayamayan, kocasını sadece bebeğin bakımına yardım eden bir kurtarıcı olarak gören, temizlik yapmayı, yemek yapmayı bile özleyen, sinemaya gidebilmek bir yana bir diziyi takip edebilmeyi dahi hayal edemeyen, kendini kadın değil yalnızca anne olarak hisseden bir yetişkine nasıl davranılır biliyor muyuz? Aldığı kültür ve içgüdüleri, hayattaki en büyük, en kutsal ve en önemli sosyal rolünün "annelik" olduğunu haykırdığında, hasta olmayı ve dinlenmeyi kendine hak görmediğinde, birey olduğunu, kendi isteklerini unuttuğunda, 3 yaşına kadar çocuğunun yanında olamazsa bir şeylerin eksik olacağına inandığında, eşi ile sevgili değil, karı-koca olduğunu hissettiğinde, yaşadığı ikilemler, vicdan azapları ağır geldiğinde, çocuk bakımı, ev işleri, çalışan anne olmak, anlayışlı eş olmak, hayırlı evlat olmak artık zor geldiğinde ve unutulmak istediğinde, kaçmak, göçmek istediğinde acaba yavaş yavaş depresyona yaklaşıyor olabilir mi?

    Yeni yeni duymaya başladığımız mutlu anne=mutlu çocuk denklemine yürekten katılıyor ve destekliyorum. Hatta =mutlu aile=mutlu evlilik diye de eklemek istiyorum. Annenin en ufak bir hatasında çocuğun kişiliğinin alt üst olacağını iddia eden, anneye nefes alma imkanı bırakmayan, robotlaştıran, kurallara boğan yaklaşımları kınıyor, reddediyorum. Kurallarla değil kendi iç sesimizle ve çocuğumuzu dinleyerek geliştireceğimiz güvenli iletişimin en doğru yol olduğunu düşünüyorum. Sağlıklı nesiller için lütfen anneleri rahat bırakalım...

    Kucuk bir paylasim...

    Ben bu siteden cok faydalaniyorum. Ve bence herkesin okumasi gereken guzel bilgiler oldugunu dusunuyorum. Paylasmak istedim.
    http://www.doktormurat.net/

    DOGUM SONRASI DEPRESON

    Doğumdan hemen sonraki dönem pek çok kadın için adeta bir rüya gibidir. Eve yeni gelen bir bebek aileye neşe ve mutluluk saçtığı kadar stresli de yaratır. Eve yeni bir bireyin katılışı kadınların önemli bir kısmında zihinsel ve duygusal değişikliklere yol açar.
    Zihinsel ve duygusal durumu etkileyen bu durumları melankoli, depresyon ve psikoz olarak sınıflandırabiliriz.
    Doğum sonrası “Melankoli”
    Kadınların yaklaşık % 85′inde doğumdan sonra melankolik bir durum görülür. Bu gerçek bir duygulanım bozukluğundan çok doğumun normal bir parçası olarak kabul edilmelidir. En sık doğumdan sonraki ilk haftada ortaya çıkar.
    Annelerde uyku problemleri, ağlama krizleri, üzgün görünme halsizlik, baş ağrıları, konsantrasyon güçlükleri, şaşkınlık, sinirlilik, iştahsızlık problemleri görülebilir. Bu tablo çok önemli değildir. Genelde 1-2 hafta içinde şikayetler kendiliğinden kaybolur. Ancak bu kısa geçiş döneminde ailesinin ve eşinin anlayışlı davranması ve kendisine yardımcı olmaları gereklidir.
    Annelerin %10-15′inde melankoli tablosu iki haftadan uzun sürebilir. Bu durumda depresyon söz konusu olabilir ve profesyonel yardım gerekebilir.
    Doğum sonrası “Depresyon
    Doğum sonrası depresyon; tanım olarak doğumdan sonraki 4 hafta içinde, herhangi bir zamanda majör depressif bir dönem yaşanmasıdır.
    Kadınların bir kısmında görülen doğum sonrası depresyon melankoliden daha farklı ve ciddi bir durumdur. Ancak bazı kadınlarda bu süre 6 haftaya kadar uzayabilir.
    Nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte doğumdan sonra ani gelişen hormonal değişimlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Başka bir neden de “psikolojik stres” lerdir. Bebeğe karşı aşırı bir sorumluluk duygusunun gelişmesi olayın altında yatan bir diğer sebep olabilir.
    Kadının eşiyle olan anlaşmazlıkları ya da ekonomik problemler olayı alevlendirebilir. İlk defa anne olanlar veya eşi ile ayrı olan kadınlar dahi yüksek risk altındadır. Daha önceki gebeliklerinden sonra depresyon yaşayanlarda da daha sık görülür.
    Genelde doğumdan sonraki 1-5. günler arasında belirtiler başlar. Hafif depresyonda en sık görülen bulgular halsizlik, isteksizlik, sinirlilik, unutkanlık ve değişik korkulardır. Bunlara genelde uyku problemleri eşlik eder. Biraz daha ileri vakalarda bu belirtilere aksiyete (endişe), panik atak, ağlama krizleri, bebeğe karşı ilgisizlik, ciddi uyku bozuklukları ile ölüm ve intihar düşünceleri eklenir.
    Doğum sonrası depresyona % 5 oranında rastlanır. Eskiden sosyal statü ve evlilik ilişkilerinin depresyon ile ilişkisi olmadığı düşünülürken yeni çalışmalarda fakir ve bekar kadınlarda 2 kat daha sık görüldüğü ileri sürülmektedir.
    Genç yaşta anne olanlarda da 2-3 kat fazla görülür. Gebelik esnasındaki duygu durumu ile doğum sonrası depresyonun bir ilişkisi bulunamamıştır.
    Doğum sonrası depresyonun tedavisi majör depresyon ile hemen hemen aynıdır. Genelde hastalar psikoterapi ve antidepresan ilaçlardan fayda görürler. Emzirenlerde antidepresan kullanımı önerilmediğinden tedavi esnasında kadın doğum ve psikiyatri hekimlerinin birlikte tedavi planı yapmaları uygun olacaktır.
    Emzirmenin olumlu etkileri nedeniyle hafif vakalarda ilaç tedavisi yerine sadece psikoterapi yeterli olabilir. Hastaların 2/3′ünde şikayetler en geç 1 yıl içinde kaybolur. Geri kalan vakalarda ise birden fazla sayıda depresif atak görülür.
    Doğum sonrası “Psikoz”
    Postpartum (doğum sonrası) görülen en ciddi psikolojik hastalıktır. Gebelikten önceki yıla göre karşılaştırıldığında hastalığa yakalanma riski 20 kat fazladır.
    Psikoz; düşünce bozukluğu veya gerçekle gerçek olmayanın ilişkinin kaybedilmesi olarak tanımlansa da ciddi duygulanım bozuklukları da bu şekilde sınıflandırılabilir.
    Halüsinasyonlar (gerçekte olmayan şeyleri görme ya da duyma) veya hezeyanlar (gerçekle ilgisi olmayan şeylere inanma) olabilir. Önceden kestirilemeyen duygu dalgalanmaları görülür. Genelde doğumdan sonra 2 gün-3 hafta arasında belirtiler ortaya çıkar.
    Hezeyanlar özellikle bebek üzerine odaklanır. Bazı durumlarda anne bebeğe karşı aşırı koruyucu obsesyonlar (takıntılar) geliştirebilir. Hatta bazı vakalarda da intihar düşünce ve girişimleri bile olabilir.
    Postpartum psikoz son derece acil ve profesyonel yardım gerektiren ciddi bir durumdur. Sıklıkla hastaneye yatırılarak tedavi gerekir. Uygun tedavi ile % 95 oranla hastalar 2-3 ay içinde iyileşir.
    Doğum sonrası depresyonda öneriler
    Doğum sonu depresyon, hemen her kadında görülebilen, geçici bir dönemdir. Bu dönemi en iyi ve rahat bir biçimde atlatabilmek için aşağıdaki önerilerimizi uygulayınız.
    -Kendinizi aşırı derecede yormayınız. Uyku zihinsel sağlık açısından çok önemlidir.
    -Bebeğiniz uyurken siz de uyumaya çalışınız.
    -Bebeğinizin hareketleri uykunuzu bozuyor ise onu başka bir odaya almayı deneyiniz.
    -Eşinizle bir vardiya sistemi geliştirin ve bu şekilde bebekten sadece siz sorumlu olmayınız.
    -Bebeğe bakım konusunda etrafınızdaki akraba ve arkadaşlarınızdan yardım isteyin. Bu sayede kendinize dinlenecek zaman ayırın.
    -Gebelik esnasında ve emzirme döneminde beslenmenize dikkat edin.
    -Kendinizi çaresiz ve güçsüz hissediyorsanız bir psikolog veya psikiyatrdan destek almak için zaman kaybetmeyiniz.
    4254164051671544737 3104505438186188918?l=psikoloji phantasmal.blogspot DOĞUM SONRASI DEPRESYON

    Cocuklarin kucuk yasta krese gonderilmeleri

    Çocuğunuzu Erken Yaşta Kreşe Gönderin

    cocugunuzu-erken-yasta-krese-gonderin






    Çocukların çok küçük yaşlardan itibaren topluma girmelerinin hem beden hem ruh sağlığı bakımından çok faydalı olduğunu savunurum. Bu görüşün doğruluğunu gösteren araştırmalara da her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bunun son örneği Kanada’ da yapılan ve Archives of Pediatrics & Adolescent Medicine isimli tıp dergisinde yayınlanan araştırma. Buna göre, 2 yaşından önce kreşe gönderilen çocuklarda üst solunum yolları enfeksiyonları evde büyütülen çocuklara göre yüzde 60 oranında fazla görülüyor ama çocuklar ilkokul çağına geldiklerinde durum tersine dönüyor. Bu sefer evde büyüyen ve çok az enfeksiyon geçiren çocuklar çok sık hastalanıyorlar. Bu beklenen bir sonuç; çünkü çocukların bağışıklık sistemleri geçirdikleri enfeksiyonlar sayesinde güçleniyor.
    Araştırmayı yapan uzmanlar, çocukların erken yaşlarda kreşe gönderilmenin ilkokulda devamsızlıklarının daha az olması gibi bir faydası olduğu şeklinde yorumlamışlar. Bu yorum elbette doğru ama çok eksik; çünkü erken yaşta kreşe gitmenin daha önemli başka yararları da var.
    Astım ve alerjiler daha az görülüyor
    Küçük yaşlarda yuvaya gönderilen çocuklarda astım ve alerjik hastalıkların daha az görüldüğü bilinir.
    Hijyen teorisi’ ne göre, çocukların mikroplardan uzak çok temiz ortamlarda büyümeleri, birçok virüs ve bakteriye karşı aşılanmaları, çok fazla antibiyotik kullanılması çocuğun daha az enfeksiyon geçirmesine yol açıyor. Oysa bağışıklık sisteminin olgunlaşması, gelişmesi ve kuvvetlenmesi için özellikle hayatın ilk yılında geçirilen enfeksiyonların büyük önemi var. Çocuk ne kadar küçük yaşlarda ne kadar çok mikropla karşılaşırsa, bağışık sistemi de o kadar iyi gelişiyor ve ileriki yıllarda bazı hastalıklara yakalanma ihtimali de o oranda azalıyor.
    Erken yaşta geçirilen ve bağışıklığı güçlendirdiğine inanılan enfeksiyonlardan bazıları şunlar: Kızamık, kızamıkçık, suçiçeği, kabakulak, A tipi hepatit ve nezle.
    Kansere bile daha az rastlanıyor
    Erken yaşlarda kreşe gönderilen çocuklarda bir çeşit lenfoma, yani lenf bezelerinin kanseri olan Hodgkin Hastalığı riskinin de düşük olduğu gösterildi. Amerika’nın Boston şehrinde Hodgkin’ li 565 ve bu hastalığı olmayan 679 çocuk üzerinde yapılan araştırmaya göre, en az bir yıl süreyle kreşe giden çocuklarda Hodgkin riski yüzde 36 oranında daha az bulundu.
    Hodgkin lenfoması, lenf düğümlerindeki hücrelerin anormal çoğalması ile karakterize bir hastalıktır. Boyun, koltukaltı ve kasıklardaki lenf düğümlerinin büyümesi ile kendini belli eder. Tekrarlayan yüksek ateş, gece terlemesi, kilo kaybı ve kaşıntı gibi belirtiler görülebilir. Hastalık, biri 15-30 yaş arasındaki genç erişkinlerde, diğeri ise 50 yaşından sonra olmak üzere iki farklı yaş grubunda daha sık görülür.
    Hodgkin lenfomasının sebebi belli değildir. AİDS ve organ nakli yapılmış kişilerde ve kardeşlerinde Hodgkin hastalığı olanlarda risk biraz yüksektir. Ayrıca, özellikle ileri yaşlarda Epstein-Barr virüsü (EB) ile karşılaşılması da Hodgkin lenfoması riskini artıran bir faktör olarak bilinir. Uzmanlar, EB virüsü yanında diğer virüs ve bakterilerle erken yaşlarda karşılaşan çocukların bağışıklık sistemlerinin güçlendiğini ve bundan dolayı da başta astım ve alerjiler olmak üzere birçok hastalığın daha az görüldüğünü ileri sürüyorlar. Son yıllarda Amerika ve diğer ülkelerde Hodgkin lenfoma görülme sıklığındaki azalma da, çocukların pek çoğunun erken yaşlarda kreşe gidiyor olmaları ile açıklanmaya çalışılıyor.
    Gelelim neticeye
    Çocuğunuzu steril ortamlarda büyütmeyin. Mümkün olduğu kadar küçük yaşta topluma girmesini sağlayın. Yuvaya erken gönderin. Bu sayede, hem çocuğunuzun sosyal ilişkileri daha sağlıklı olacak, hem de daha erken yaşlarda geçireceği birçok ‘tabii enfeksiyon hastalığı’ sayesinde, daha ciddi ve kronik hastalıklara yakalanma riskinde azalma olacaktır.

    12 Aralık 2010 Pazar

    Lara'nin geldigi son nokta

    Kizim 3 ay 3 haftalik oldu. Tam bir insan canlisi, O kucucuk elleri agzindan hic gitmiyor, ellinin hepsini agzina sokmaya calisiyor sonrada midesi bulanip oguruyor ama bunu tekrar tekrar yapiyor... Cok tatli olmaya basladi cokkkk. Birde bir nesne ilgisini cekince gozlerini dikiyor ve onu yemek ister gibi bakip "oooouuuu, uuuuu, ooouuuu" gibi sesler cikariyor. Ama sanki babaya duskunlugu daha fazla olucak gibi. Benim kucagimda surekli miz mizlanirken, babasinin kucaginda gulucukler saciyor kucuk cadi. Babasiyla aramizdaki soguklugu onun yaninda hissettirmemeye calisiyorum, kucuk mucuk ama algilari cok kuvvetli, Gecen gun farkinda olmadan babasiyla telefonda kavga ediyordum ve aglamaya basladi. Ondan sonra anladim, boyle davranmak hic saglikli birsey degil. Kizim uzulmesin yeterki...

    Esimle son durum

    Bu adami anlayamiyorum, beni kanser edicek gercekten kanser edicek... Gecen hafta Turkiye'den bir arkadasimiz gelmisti ikimizinde dertlerini dinledi, ayri ayri bize hak verdi. Ama tabiki o da bir erkek oldugu icin "benim alttan almam gerektiginin, esimin isinden ve bizden baska birsey dusunmedigini, biraz zor bir donem gecirdigini ama benim destegimle bunun ustesinden gelebilicegimizi v.s v.s" gibi seyler soyledi. Bende kendisine "peki bana kim destek olucak, benim duygularimi kim anlayacak, yoruldum artik hep kendimden vermekten, ne kadar fedakarlik edersem bana geri donus o kadar az oluyor" dedim. Isin sonunda arkadasimiz ikimizlede konustu ve "esimin benimle oturup konusacagini, karsilikli isteklerimizi ve sikayetlerimizi birbirimize soylemememiz gerektigini" soyledi. Tabiki benimde istedigim buydu cunku bizim asil sorunumuz zaten iletisim kopuklugu. Arkadasimiz gideli 1 hafta oldu, Ben her aksam bebem yattiktan sonra bekliyorum acaba adam cenesini acip iki laf edicekmi diye. Ne oldu, tabiki hicbirsey. Bu haftasonu alisverise ciktik, O'na ayakkabi almak icin Londra merkez e indik. adam sanki aramizda o kadar kavga olmamis, sanki ayrilmaktan bahseden o degilmis  gibi benimle normal sohbet ediyor. "bak bu nasil? birseyler icelimmi?" Yaaa tamam birseyleri duzeltmeye calisiyor ama bu hicbirsey olmamis gibi olmazki, otur konus be adam, neyse derdin dok etegindeki taslari ama yok iste. Ne yapsam caresi yok, yoruldummm, su pasaport gelsin 1 ay cekip gidicem bakalim birsey degisicekmi!!!

    Lara'nin odasi

    Lara'nin odasini dekore ediyorum. Dogumdan once oylesine bir yatak ve 7 yildir bizimle ordan oraya suruklenen bir dolap vardi onlari odasina koymustum. Artik kendi evimize tasindigimiza gore gercekten sirin bir kiz odasi yapmak istiyorum. Cumartesi Ikea ya gittik pembeli beyazli bir dolap begendik. Yatak olayina gelince, ben kizimin yatagini internetten 2. el cok ucuz bir fiyata almistim, Mothercare in dolabi original fiyati £140 ben £40  odemistim. Ben bazi esyalara ozellikle cocuk esyalarina anlamsiz paralar verilmesine karsiyim zaten 1-2 sene kullaniliyor sonra gelsin yenisi. Bundan dolayi internetten http://www.gumtree.com/london adresinden 2. el almayi tercih ediyourm. ne demisler cocugun yedigi helal giydigi haramdir!!! Haftalardir takip ediyorum bir beyaz yatak dusmedi. sabirliyim bekliyorum:) Perdelerini Turkiye'den almaya karar verdim. Lara'nin pasaport islemleri hallolur olmaz 1 ayligina Turkiye'ye gitmeye karar verdim. Yavas yavas sirinlestiricem odasini...

    9 Aralık 2010 Perşembe

    GUZEL KIZIM BUYUYOR

    Canim kizim gun be gun buyuyor. Oyle sirin oyle tatli birsey olduki, insanin alip icine sokasi geliyor. Ellerini emmeye basladi, bu donemde gelisimin bir parcasiymis bu yaptigi davranis. Ne gorse agzina almak istiyor kucuk yumurcak, ama hala kavrama yetenegi gelismedigi icin sadece igggg uggg diye sesler cikarip o nesneye dogru uzaniyor. Ozellikle banyo yaparken, telefonu karnina tuttugum zaman bir yandan suyun karnina degmesiyle mest oluyor diger yandan agzini acarak su telefonu bir agzima soksamda tadina baksam der gibi istahli istahli bakiyor. Yanilislikla bir iki damla agzina su kacincada cok mutlu olup agzini sapirdatiyor. Cok enteresan bir sey bebek, insan gercekten onunla baska bir boyuta geciyor. mucizenin ne demek oldugunu onun hergun gelisen tepkilerini izleyerek daha iyi anlayabiliyor. Canim kizim su buyuyunce nasil biri olucaksin cok merak ediyorum ama ne olursan ol, akli basinda, okumus, ayaklari uzerinde durabilen, guclu, adaletli, merhametli, iyi bir insan ol. Ve bende bu yolda ilerleyebilmen icin elimden gelen herseyi yapicam umarim fazlasiyla basarili olurum. Seni cok seviyorum minik kusum benim!!!

    2 Aralık 2010 Perşembe

    KAFAM COK KARISIK

    Kafam o kadar karisikki, esimle tam bir kisirdongudeyiz artik. kari koca iliskimiz bitti, birbirimizle konusacak paylasicak hicbirseyimiz kalmamis gibi, artik o kadar yoruldumki onunla oturup sohbet etmek bile istemiyorum. Gerci hep bunu tek tarafli istedigim icin ve artik olmadigi icin bende pes ettim. Agzimi acip birsey soylemek gelmiyor icimden. Hatta kapi acilipta o eve girince sinir katsayilarim artiyor. Nedenmi cunku koca bir bosluk geliyor benim icin eve, varligi ve yoklugu bir olan sadece bir goruntu olan bir insan. Ne yazik... halbuki severek evlendik birbirimizi, isteyerek cocuk yaptik ve geldigimiz noktaya bak. Ben iliskimin gelecegine baktigimda dipsiz bir kor kuyuya bakiyor gibiyim, hic isik yok. aci cok aci... ve bu iliskinin ortasinda bir fidan yetisiyor, sadece kizim icin uzuluyorum...

    CANIMIN ICI BUYUYOR

    Canim kizim, birtanem, gozumun onunde hergun birazcik daha buyuyorsun. O kadar degisik bir duygu ve mucizeki bu bir insan dunyaya getiriyorsun, sonra gozlerinin onunde buyumesini seyrediyorsun, onu hamur gibi yogurup sekillendiriyorsun. Acaba ben seni guzel yetistirebilekmiyim evladim, sana iyi bir anne olabilecekmiyim? Nasil bir kisilige buruneceksin, cok merak ediyorum ve gormek icin sabirsizlaniyorum. Umarim allahtan dilegimde kizimi en guzel sekilde yetistimek, umarim bu yolda yururken sinifta kalmam.

    COK YORGUNUM COOOK

    Cok yorgunum, duzensiz bir uyku duzeni ve hergun ayni kisirdongu beni cok yorgun yapti. Sabahkari kalktigimda yuzumu yikamak bile gelmiyor icimdem artik. Kizimin uykusunu duzene sokmaya calisiyorum ama nafile.Londra'ya bu senenin ilk kari dun dustu, disarisi buz gibi cok soguk.

    26 Kasım 2010 Cuma

    SARKI SOYLEMEK

    Bugun cok ilginc birsey oldu, dogdugundan beri uyurken, dolasirken yada oyun oynarken sarki soyledigim minik tirtilim bana sarki soylerken kendince eslik etmeye basladi:) "iggg,iggg,iggg" cok tatli yaaa, alip icime sokasim geliyor, bu tatli sey benim icimdenmi cikti diye dusunuyorum bazen. Uyudugunda bile ozluyorum ama uyanip viz vizlamaya baslayinca hadi gene uyusun istiyorum.

    minik kusuma soyledigim sarkilara gelince;
    1.mini mini bir kus konmustu
    2.bir kucucuk aslancik varmis
    3.kucuk kurbaga
    4.dandini dandini dasdana

    25 Kasım 2010 Perşembe

    2. asi gunumuz

    Kizim bugun 2. asisini oldu, canim benim gene  agladi. Her ne kadar onun sagligi icin olsada, keske o asiyi bana yapsalar ve ona gecse diye dusunuyorum, yani onun cani acimasin!!! Bugun gene cok mizmizlandi. Ne yapsam mizmizlaniyor, ne yapacagimi bilmiyorum. Simdi misil misil uyuyor melegim:)

    24 Kasım 2010 Çarşamba

    Kizimin tepkileri dahada belirginlesmeye basladi, artik bizleri daha iyi goruyor ve tepkileri daha bilincli. konusurken gozlerinin icine bakiyor. Aynanin karsisina goturdugumuzde gulucukler atiyor, cok komik oluyor. Aacaba aynada kendisini gorunce ne dusunuyor " suna baka kucucuk ne komik heheheheh". Yarin ikinci asi gunumuz, bunan hic hoslanmiyorum. ilk asi gunumuzde Lara'nin igne butlarina batirildiginda dudaklarini bukup bana bakisini ve gozlerinden yaslar bosalmasini unutamiyorum. Kizimin cani acimasinnnn. Allahima bin sukur saglikli, guzel, akilli bir kizim var.

    22 Kasım 2010 Pazartesi

    Esimle cmts kavga esnasinda, butun gun evdeyim Lara'yla ve aksam eve geldiginde seninle sohbet etmek istiyorum. evde kafayi yicem, Lara'yla ugras, yemek, utu, temizlik. kendime 5 dk zaman ayiramadigim oluyor. Bana ne dedi peki "yapma, senden yemek yada utu isteyenmi oldu" Bende " cunku istemene firsat vermedim, calistigimda bile bunlari duzenli yaptim, onune 3 cesit yemek bile geliyordu" dedim. Simdi bu nankorluk karsisinda ne yapmaliyim, birkiyim evi bokmu gotursun... Ne kadar yaparsan o kadar tepene biniliyor ben bunu bilir bunu soylerim...
    Bugun kizim'in cigliklari daha bir tiz cikmaya basladi, artik kucakta gezdirmekte ise yaramiyor ayni zamanda hoplucaksin:) Yoksa bas bas bagiriyor. Benim dogum sonrasi kilolarima iyi geliyor gerci, bugunki tartida 200gr daha verdigii girdum 67.8. Iyi gidiyorum, yeniden kiyafetkerimi giymeye baslicam, Cristhmas indirimlerinde normal kiloma gelmis olmayi diliyorum.

    Haftasonu

    Cumartesi gunu siradan basladi, sabah kizimla uyandik, once onu yatagina koydum ve basucundaki mobile oyuncaklari calistirdim, her sabah sanki ilk defa gormus gibi oluyor kafasinda hareketli donen tavsani, aslani. Heyecan yapiyor elleri ayaklari durmuyor yerinde. Altini degistirdim, gaz ilacini verdim ve turlama operasyonlarimiza basladik. Esim cmt leri yarim gun calisiyor, saat 2 den sonra evde oluyor. Genellikle cmts ogleden sonralari hep birlikte birseyler yapmaya cikariz. Evimize Lara dogadan once tasindigimiz icin araya benim dogumum ve logusalik donemim, ee tabi birde bebege ve uykusuzluga adaptasyon sureci girdiginden evimizin ihtiyaclari ve duzenlemesi hala bitmedi, haftasonlari onlari tamamlamakla ugrasiyoruz. Bu arada bahce katinda oturuyoruz ve genelde bahce katlarini guvenlik acisindan cok iyi bulmam. Oturma odasindayken yatak odasinin penceresini gonul rahatligi ile acamiyorum hirsiz giricek diye. Oturdugumuz bolgede hirsizlik olaylari son zamanlarda cok artmis gerci butun Londra tehlikeli olmaya basladi malesef. Ondan dolayi pencerelere demir parmakliklar yaptirmaya karar verdik ve bu cmts demirci olculeri almaya gelicek. Boyle siradan bir gun geciyordu gene ta ki aksam olup benim sinir katsayilarim sevgili kocamin davranislarindan artmaya baslayincaya kadar. Kizimi uyutmak icin cingene salincaginda sallarken gene "ne olacak bu bizim iliskimizin sonu" seklinde konusmaya basladik ve kocam " ben sana yetemiyorum, hicbir sekilde ihtiyaclarina karsilik veremiyorum, zaten uzun zamandir boyleyiz, ayrilalim" dedi. bende " senin konusmamandan biktim, karsilikli iletisimimiz yok ve bu durum artik beni cok rahatsiz ediyor, sana ne istedigimi soyluyorum ama karsiliginda hicbir sey gormuyorum" dedim ve resmen ayrilma karari aldigimizi birbirimize soylemis olduk. esime isterse evden gidebilecegini soyledim. O da henuz kizinin cok kucuk oldugunu ve kendisinin bir caresine bakicagini soyledi ne kasteddi bilmiyorum ama gorucez. Bu ayrilma sozcuklarinin havalarda ucusmasi bizim icin ilk degil her siddetli kavgada bir kez cikiyor agizdan ama son zamanlarda cok sik olmaya basladi ve sanirim artik icten soylenir bir hal aldi. Belki esim hala evde oldugundan belkide artik gercekten cok sikildim bu iliskiden icim hic acimiyor... yasayip gorucez. Tek dusundugum kizimi nasil bir gelecek bekliyor ve biz ayrilirsak bu onu nasil etkilicek, daha cok kucuk hem anneye hemde babaya ihtiyaci var. Bende ayri anne babanin cocugu olarak buyudum hemde gercek anlamda bir uvey anne elinde. Benim yasadigim cocukluk cok kotuydu zaten ben cocuk olmadim hemen buyumeye basladim hayatin bana gosterdiklerinden...

    20 Kasım 2010 Cumartesi

    Canim Kizim

    Esimle yasadigimiz bu gelgitin icindeki en guzel varlik...Cevresine kardi cok uyanik bir bebek, surekli kucakta dolasmak istiyor ama son zamanlarda sadece dolasmakta yetmiyor, surekli oyun ve konusma istiyor. cok ilgi isteyen bir bebek. Insan olarak tabiki sabahtan aksama kadar onu eglemekten bitkin dusup kenara cekilince hemen "iiihhh" diye viyaklamalar basliyor. Gece uykularini ne kadar duzene sokmaya calissamda olmuyor. sanirim daha cok ufak 7-8 arasi ilik dus aldirip emzirip uyutmaya ve aksam biraz soluklanmak istiyorum ama yok, yatmiyor kucuk cadi, gece 12 den once yatmiyoruz ve genelde cingene salincaginda bitiyor gecemiz:)

    Ya icindesindir cemberin, ya da disinda yer alicaksin...

    Kizimi dogurali 2 ay 25 gun oldu ve esimle tam anlamiyla bir kaos yasiyoruz, iliskimiz berbat, iletisim diye birsey artik yok. Ama bunun oncesi 1 yillik bir surece dayaniyor. Artik birbirimizle iletisim kuramiyoruz, birbirimizin dertlerini dinleyip cozumler uretemiyoruz hatta bunun icin caba bile sarfetmiyoruz. Ben iliskimizde eksik gordugum ve beni tatmin etmeyen noktalari esime soylediginde hemen isin kolayina kacip "offf yeter tamam evet senin dedigin gibi, evet ben birsey yapmiyorum" deyip kestirip atmayi yegliyor. Yada hemen sigara paketini alip disari kaciyor. Kayinvalidem "aman herkesin kocasi ayni, ne yapicaksin iste idare ediceksin, sen gezmene tozman bak, arada cocuk var" deyip beni kadercilige itiyor ama ben daha cok gencim ve birlikte oturup konusamadigim, fikir alisverisinde bulunamadigim, bana destek olamayan bir es istemiyorum. Ben kendime benimle yolun sonuna kadar gelicek ve elimi hic birakmicak, her zaman arkamda durucak, varigiyla bana guc vericek, basim sikistiginda hemen arayip fikrini alabilecegim bir yol arkadasi istiyorum. Biz kendi icimizdeki sorunlari halledemezken, kucuk kizimizi nasil yetistiricez simdiden merak ediyorum. en basitinden hangi okula gidecegine nasil karar vericez? Bugun son nokta kondu, ayriliyoruz cunku artik canima tak etti. konusuyorum ama karsilik alamiyorum. Ben su su sorunlarimiz var bunlari halletmezsek bu iliski yurumez diyorum, esimin sesi cikmiyor. ertesi gun sanki bir onceki gun tartisan biz degiliz gibi gayet normal davraniyor ama sorunlar yerinden sekmeden ortamizda duruyor. artik yeter daha fazla ne konusucak nede  devam edecek gucum kalmadi... sevgide bir yere kadar. birseyler paylasilirsa sevgi cogalir, biz o paylasimi coktan tukettik. gecmisler olsun...